30 Aralık 2016 Cuma

Kör Pencerede Uyuyan

...
Bazı hisler çoktu. İnsanı noksan kılıyor, yerine mıhlıyordu. Bazı anılar üzüyordu. Bazı geceler bazıları için fazla karanlıktı. Mevsimler fazlaydı. Sıcak ve gevşek öğlenler, palamutlu kasımlar, sabahı durmadan iteleyen kış geceleri, yağmurlu geceler, ıslak geceler, fırtınalı geceler, portakallı geceler, duvarlar, Meryemana'ya bir öğrencisinin verdiği ve çaydanlıkta kaynayan akşamın kaçak çayı, köşedeki tozlar, bazı ağır birikintiler, hepsi, yaşamaya devam edebilmek için çoktu. Ortalığa bir kütle gibi yığılıyordu.
Adına gerçek denmiş bu sayfalar, çevrildikçe bitmiyordu.
...
Kör Pencerede Uyuyan- B.Nihan Eren

2016'nın bitiminden bir önceki günde bloguma yazmak benim için önemli. Penceremden kar yağışını izleyerek yazıyorum. Beklenen kar başladı.Sakin ve huzurlu yağıyor.2016' yı penceremden kar yağışını izleyerek Kör Pencerede Uyuyan'ı bitirmiş ve onunla ilgili yazarak sonlandırmak benim için hüzünlü ve de keyifli. Leylak Dalı'na sevgi ve selam olsun. Hiç tanışmasak da iyi ki var.
Ne çok yorgunuz ne çok kimsesiz.
Sevdiklerimiz iyi ki varlar. Bu yorgun ve yalnız evrende onlar da olmasa daha bir zor olurdu dünya.
Kaybettiklerimiz kazandıklarımız.
İyi ki tanışmışım Nihan Eren'le. İyi ki okumuşum Kör Pencerede Uyuyan'ı. Çok sık okuyamasam da okuduğum kitapları buraya not düşmek benim için bir hatırayı sahiplenmek gibi. Benden kalan bana kalan.

25 Kasım 2016 Cuma

Yıldız Cinayetleri

...
Mutlu mutlu evimi ve yeni hayatımı kutlarken, gayet kaba bir şekilde uyandırılmış, saatlerce dayak yemiş, Aynur'un paramparça vücuduyla karşılaşmış, cinayetle suçlanmıştım. Şimdi arkamdan en az yirmi polis koşup silah sıkıyorlardı. Koştum, arkamda silah ve ayak sesleri kalmayana kadar koştum. Nereye gittiğimi bilmeden öylece koştum. Koştukça sanki uçacakmış gibi oluyordum. Özgür olduğumu, mutlu olduğumu hissettim.
...

Yıldız Cinayetleri- Armağan Tunaboylu

Kahramanımız Metin Çakır'ın komik, heyecanlı, sürükleyici maceralarını okumak pek keyfimin olmadığı bu günlerde bana iyi geldi.

27 Ekim 2016 Perşembe

Dün Gece Çok Gençtim

"Unutmaz. Onca gün geçti unutmadı; daha da unutmaz. Evdedir; yorgundur, geçmez yorgunluğu. Ayrılıklar çağırır. Dinmez o; yıllardır bir şey bulur kendinde, bağışlamayan hayatı. Değişirken her şey, çalkalanırken...Gürültüler, sokaklar, incelikler...Ölse mi, kalsa mı, şaşırsa mı biraz...Ne uzun sürüyor insan; yargılar, çağrılar, bulanıyor iyice. Ülke de kırgın; büyüyor açlık. Bir şeyler konuşacak; yarışmadan, yenilmeden hırslara, acıtmadan bir şeyler konuşacak kimse yok. Gök bile bir boşluk yalnızca; anlamsız parçalar. Kurtulmayacak; dönüp dönüp hatırlayacak; unutmaz, unutamaz."
...
Dün Gece Çok Gençtim- Onur Akyıl

İnsan yanımıza dair ne varsa güçlü bir anlatımla dile getirilmiş kitap da. İçe dönük, sorgulayan, düşündüren öyküler var. Kendimize, insanlara ve yaşam(ımız)a farklı bir gözle bakıyor; yaşamın hem hüzünlü hem de sevinçli yanlarını akıcı ve samimi bir dille hissediyor, okuyoruz.

7 Ekim 2016 Cuma

İyi İnsan Bulmak Zor

...
Otuz dörde yaşlı denemezdi, hatta yaştan bile sayılmazdı, yolun başındaydı daha. Otuz dört yaşındayken annesinin nasıl olduğunu hatırlıyordu da- kırışıp kalmış sarı, bayat bir elmaya benzerdi, bir de ekşi suratlıydı, oldum olası ekşi, asık suratlı bir kadındı, oldum olası hiçbir şeyden memnun değilmiş gibi görünürdü. Otuz dört yaşındaki kendi halini, annesinin o yaştaki haliyle kıyasladı. Annesinin saçı otuz dördünde çoktan ağarmıştı -oysa onunkini, hiç boyatmasa bile ağaracağı yoktu. Annesinin canına okuyan o çocuklar olmuştu asıl- dile kolay sekiz çocuk:İkisi ölü doğmuş, biri bir yaşını doldurmadan ölmüş, biri ekin biçme makinesinin altında kalmış. Annesi her biriyle ölüme biraz daha yaklaşmıştı. Üstelik neden? Neden olacak, aklı yetmediğinden o hale düşürmüştü kendini. Kara cehalet, başka bir şey değil. Kara cehaletin dik alası hem de!
...

İyi İnsan Bulmak Zor- Flannery O'Connor

Sıradışı karakterlerin, tekinsiz bir atmosferde geçen karanlık öyküleri.

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Azgın Mevsimler

...
Senden kalmanı istemiyorum ya da seni buna zorlamıyorum. Geminin kalkmasına daha beş-altı saat var, ondan önce kararını verebilirsin. Kalmak zorunda değilsin. Parayı paylaştırırım tabii. Bunun için üzgünüm. Kalmak istediğinden emin değilsen kalmanı istemem. Ama sanırım ben kalacağım. Hayatımın yarısı geçti, yarısından fazlası. Belki de yıllardır başıma gelen gerçekten olağanüstü tek şey, tek şey sana aşık olmaktı. Yıllardır olan gerçekten olağanüstü tek şey bu.
...

Azgın Mevsimler- Raymond Carver

Yıllar önce sevdiğim bir arkadaşımın vesilesiyle tanışmıştım Raymond Carver ile; "Aşktan Söz Ettiğimizde Sözünü Ettiklerimiz". Sıradan hayatları yalın, akıcı bir dille anlatışını sevmiştim. "Azgın Mevsimler" de de yine aynı yalınlık hakim. Zaman zaman mevsimlere zaman zaman da doğaya ve birbirimize sığınırız.

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Cadıbostanı Cinayeti

...
Çalışma odama yeniden dönünce, her konuda çok çabuk pes ettiğim fikri beynimi işgal etti. Sanırım bu düşünceyi tetikleyen, senelerdir dokunmadığım mantar panoda asılı eski notlar, alıntıladığım sözlerdi. Yıllar içinde gözümün alıştığı işlevsiz bir dekor olmanın ötesine geçememişlerdi. Boşandığımdan beri daracık konfor alanımın içinde, risklerden kaçınmaya çalışarak yaşamıştım. Son zamanlardaysa içimde nereye akıtacağımı bilemediğim bir enerji vardı. Önüme serili milyonlarca seçenekten hangisinin peşinden gideceğime karar vermeye çalışıyordum. Sahildeki ceset de işte o milyonlarca seçenek içinden ışıklar saçarak yükseliyor ve beni çağırıyordu. Bir yerden başlamam, odaklanmam ve devam etmem gerekiyordu. Oyun bile olsa...Cinayet oyunu..."
...

Cadıbostanı Cinayeti- Esra Türkekul

Daha önceden Esra Türkekul'dan Kapalıçarşı Cinayet'ni okumuş ve sevmiştim. Cadıbostanı Cinayeti'ni de keyifle okudum. Kahramanımız Berna yakınlarındaki cinayeti çözmeye çalışırken kendisiyle ve çevresiyle esprili bir dille yüzleşmektedir.

5 Ağustos 2016 Cuma

Masumlar

...
Haco ile Kewe, harmanın dibinde kalmış tanelerin kıymetini bilen kuşlar gibi birbirlerine sahip çıktılar. Hayat, sessiz akan bir nehirdi. İki ihtiyar, sabahları birlikte uyandılar, küçük bahçalerini birlikte işlediler. Gökyüzü bugün var yarın yoktu. Hasta düştüklerinde alınlarındaki ateşe kendi canlarını kattılar, uyku tutmadığında karanlığa birlikte baktılar. İnsan insanın en iyi sığınağıydı. Elma ağacının altına oturup, çocuk anneme, sevdalı ve perili masallar anlattılar.
...

Masumlar- Burhan Sönmez

Burhan Sönmez'in romanlarında acı ve keder dile geliyor. Geçmiş zamanlara; aşka, dostluğa, anlamını yitirmemiş olan ne varsa özlem duyuyorsunuz.

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bir Sabah Uyandığımda Yoktum

...
"Hepimiz bu sistemin bir parçasıyız, Suzi. Onun dışında kalırsan akışa dahil olamazsın. Anlamıyor musun? Iskalanacak olan ne? Hayatın kendisi bu değil mi zaten? Çalışırsın ve para kazanırsın. Kazandığın parayla elbise, ev ya da araba alır, bir yerlere gidip yemek yer, içki içer, daha iyi yaşamaya çalışırsın. tüm bunların nedenlerini sorgulamak zaman ister ve inan bana benim bunun için ayıracak kadar vaktim yok. Hep söylemişimdir. Düşünmek boş insanların işidir ve ne ise yaradığını soracak olursan da... Hiçbir işe. emin ol, hiç kimse sabahtan akşama yaşamın anlamını sorguladığı için madalya almıyor. Boş ver gitsin. Ben buradayım ve neyi nasıl yaşamam gerekiyorsa o şekilde devam ediyorum."
...

Bir Sabah Uyandığımda Yoktum- Işıl Kocaoğlan

İyi ki kitaplar var. Bu zor zamanlarda daha bir katlanılır kılıyor yaşamı. Sığınağım.

https://www.youtube.com/watch?v=ehbACKfz7iM

5 Temmuz 2016 Salı

Kırlangıç Dönümü

...
Kendi benliğine güzellikler katmak için aşık olmak isteyen kişi aşkın ne olduğunu bilmezdi. Aşk hiç ummadığınız, hiç beklemediğiniz bir anda buluverirdi sizi. İnsan aşık olmayı seçmezdi. Aşk onu seçerdi. Sadece varlığını kaybetmeye hazır olan insan o kapıdan içeri girebilirdi. Bu mucizevi duygu, her gün yeniden ölen Tanrı'nın kendisine inanmamız için gösterebildiği tek delildi.
O sabah Ali için de öyle oldu.
Aşk birdenbire, güneşin altında parıldayarak, yüzlerce tesadüfün gizemli uyumuyla kapıdan içeri girdi.
...
Kırlangıç Dönümü- Sinan Sülün

Aşk, dostluk, sevgi üzerine yazılmış incelikli bir roman. İyi ki tanışmışım Sinan Sülün kitaplarıyla.

23 Haziran 2016 Perşembe

Karahindiba

...
Artık ismim telefon rehberlerinden silinmişti. Anılardan, fotoğraf albümlerinden, okul yıllıklarından çıkarılıp atılmıştım. Şu an buharlaşıp yok olsam, kimse yok olduğumu fark etmeyecek, eksikliğim dünyaya hiçbir şey kaybettirmeyecekti, biliyordum. Herkesin bir işi olduğu bu dünyada ben hiçbir işte tutunamamış, başarılı olamamış, sevilmeyi becerememiş, ailesini ve toplumu mutlu edememiş bir adamdım.
Belki de bu yüzdendi, ne zaman birileri "Adnan aklından bir sayı tut," dese hep sıfırı tutmam. Bu benim kaderimdi. Ben sıfırdım. İnsanların birbirlerini çarparak yaşadığı bu dünyada istenmeyen rakamdım.
Tanrı benden bir ısırık almış, tadımı beğenmemiş, bir kenara fırlatıvermişti.
Git gide kararıyor ve çürüyordum.
...
Karahindiba- Sinan Sülün

Gün içerisinde şahit olduğumuz fakat üzerinde durup düşünmediğimiz; sınırlarımızı bazı durumlarda koruyamadığımız, benliğimize yapılan müdahalelere karşı koyamadığımız; mevkilerimizle, mesleklerimizle değerlendirildiğimiz; içinde bulunduğumuz zaman diliminde hızla değişen dünyaya ayak uydurmakta zorlandığımız günümüz dünyasını üç güzel öyküyle mizahıda kullanarak bize aktarıyor.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Kravatlı Mavi Sakal

...
"Aceleyle çantayı karıştırıp cüzdanı buluyorum, uzatırken üzerinde bir yazı olduğunu fark edip geri çekiyorum. Resepsiyondaki görevlinin eli havada kalıyor. Beyaz zemin üzerine kırmızı, büyük puntolarla EVLİLİK ÖLDÜRÜR yazıyor. Gözlerime inanamadan bir kez daha okuyorum. Daha önce nasıl fark etmemiş olabilirim ki bu yazıyı? Nikaha kadar geri sarıyorum, nikah memuru bizi karı koca ilan edip evlilik cüzdanını Ebru'ya uzatıyor, Ebru da elindeki cüzdanı davetlilere doğru sallıyor. Bu sırada en önde oturan ve elbisesinde orantısız payet kullanılmış teyzemin kıyafeti yüzünden gözlerim kamaşıyor."
...

Sanem Bozkurt günümüzde hızla değişen değerleri; bazen üzerinde durmayıp geçiştirdiğimiz ayrıntıları; mizahi, yalın, içten bir dille dile getiriyor.Özellikle "Pencere" adlı öykü beni derinden etkiledi; bizi naif insanların hala var olduğuna inandırıyor.

Kravatlı Mavi Sakal- Sanem Bozkurt

15 Mayıs 2016 Pazar

Netoçka Nezvanova

...
Büyük bir hırsla okumaya başladım; kısa süre içinde kitaplara tamamen dalmıştım. Bütün yeni özlemlerim, tutkularım, yeni yetmeliğimin bulanık içgüdüleri ve zamanından önce gelişmenin neden olduğu huzursuzluk, benliğimi fena halde rahatsız eden her şey birden yeni bir çıkış yolu bulmuştu. Her şey çok hızlı olmuştu ve ben yeni keşfettiğim bu gıdadan çok memnundum. Kısa süre içinde ruhum ve zihnim öyle büyülenmiş ve hayal gücüm öyle adamakıllı gelişmişti ki o zamana kadar beni çevreleyen dünyayı unutmuş gibiydim. Kader beni çok istediğim, gece gündüz hayalini kurduğum yeni bir yaşamın eşiğine getirmişti.
...
Netoçka Nezvanova- Dostoyevski

Uzun zaman sonra Dostoyevski okumak iyi geldi bana. Üniversiteyi bitirdiğim yılın yaz mevsimini -eve kapanarak- Dostoyevski kitapları okuyarak geçirmiştim.Özellikle "Suç ve Ceza" çok etkilemiştir beni. İnsan doğasının karmaşasını ve gizemini en iyi anlatan yazarlardan biri olmuştur benim için.

25 Nisan 2016 Pazartesi

Harita Metod Defteri

...
Anneniz babanız hayattayken yaşınız kaç olursa olsun, birinin çocuğusunuzdur hep. Ancak onlar öldüğünde, varoluşunuzun köklerinin dünya toprağından
söküldüğünü hissedersiniz.Ancak o zaman artık çocuk değilsinizdir.
...
Harita Metod Defteri- Murathan Mungan

Murathan Mungan adaletli, vicdanlı, sağduyulu bir insan. "Hatırayı kıymet, şefkati şifa" bilenlerden. Hep var olması dileğiyle...

5 Nisan 2016 Salı

Hüzünlü kadınları seviniz

...
Gerçi hepimizin hayatı bir molaya dönüşmüştü. Değişmeyen tek şey annemin heyecanla izlediği sabah programlarıydı, annemin değişmediği, değişemediği zaman dilimleri.Kaybolan çocuklar, evlenemeyen kadınlar, dayak yiyen kadınlar, kötü yola düşürülen kadınlar, tacizler, tecavüzler, birilerini azarlayan sunucular, sinirlenen seyirciler...Bütün bu kötülükler annemin kendini mutlu hissetmesini sağlıyordu. Böylece yüzünü bayramdan bayrama gördüğü oğlunun ne kadar iyi bir evlat olduğunu, bağırıp çağırsada kocasının ona hiç el kaldırmadığını, internet başından kalkmayan küçük kızının hiç değilse sokaklarda uyuştururcu kullanmadığını düşünüp mutlu oluyordu. Başkalarının acısının üstünden şekillendiriyordu mutluluğunu.Bütün bunların arasında ben yoktum ama. Ne seyrederse seyretsin, ne duyarsa duysun benimle ilgili mutlu gelecek düşleri kuramıyordu.Yapmaya çalıştığı tek şey beni de kendi dünyasına almaktı.Onunkine benzeyen, acıdan inşa edilen bir hayat düşlüyordu bana.
Pır, pır, pır...Kelebekler ölüyor yüreğimde.
...

Hüzünlü Kadınları Seviniz- Ayşe Akaltun

Hüznüyle var olan kadınların, kimi zaman düşündüren kimi zaman insanın ta içine dokunan, kendimizden çok şey bulabileceğimiz, etkileyici öyküleri.

21 Mart 2016 Pazartesi

Gece Çığırtkanları

...
Gündüz ellerimi ve artık hiç saç bitmeyen kafamı görmedikleri sürece sorun yok. Gece, her şeyi tatlı bir örtüyle görünmez ve belirsiz kılarken, derinlerimizde gizli çoğu şeyi çağırıveriyor. Ama suç yalnız onda mı, ya biz? Ne oluyor, nasıl oluyor da gecenin, karanlığın fırçasıyla birçok şeyi örterek açtığı o büyük boşluğu, hep kendi sözlerimizle dolduruyoruz? Yetmiyor, bir de yazıyoruz bu güçle deşip dağıttıklarımızı. Yazdıklarımız öylesine içli ki, kimi zaman kendimiz bile birkaç kez okumaya dayanamıyoruz. Geceye karışıp bir kerecik olsun kendi karanlığına bakmamış olanlar, onlar duyamazlar ki gecenin açtığı boşlukta yankılanan sözcüklerimizi...Geceyi bilenler kimi şeylerin açığa çıkması için herkesin uyumasını bekliyor. Öyle azlar ki, kendi seslerini duymak için öbürlerinin susuşunu beklemekten başka seçenekleri yok.
...
Gece Çığırtkanları-Şenay Eroğlu Aksoy

Gece, ölüm, yurtsuzluk, çocukluk, korku; bize ait birçok duyguya cesurca dokunan öyküler.

12 Mart 2016 Cumartesi

İnsan kendine de iyi gelir

...
Gece, Hatçam Teyze'yi eve bırakırken omzuma dokundu.
"Evlatçım, mesarif dediydim ama benim param buğdaylara yetti", dedi.
"Biliyorum Hatçam Teyze", dedim."Canın sağ olsun".
Ertesi sabah yine gün doğmadan uyandım.Yan komşu Türkan Şoray'lı film açmış, sesleri bana kadar geliyor. Şöyle dizlerimi yokladım.Her zamanki ağrı gitmiş gibi geldi bana.
"Acaba cemre dizlerime de düşmüş müdür?" dedim.
İşte insan böyledir.Bile bile aldanmayı iyi bilir.
Ama insan kendine de iyi gelir.

İnsan kendine de iyi gelir-Ahmet Büke

Ahmet Büke öyküleri de insana iyi gelir.

21 Şubat 2016 Pazar

Cüceler

...
Yüreği fırlamışçasına çarpıyordu Nergis'in. Tavanın sapını kavrayan eli, kalan kızgın yağı kocasına fırlatmak için kıvranıyordu. Bunun yerine ocağı temizlemiş, yerdeki döküntüleri süpürmüştü sessizce. Kocasının iri kara gözlerine dikkatle bakınca ezikliğini görmüştü çünkü. Hayri kapının eşiğinde hiç kıpırdamadan gözlerini ona dikmiş seyrediyordu. Eren gelip babasının paçasına yapışmıştı bu sırada. Hayri, oğlunu kucakladı, öfkesi yavaş yavaş dindi, soluğu düzene girdi, bakışları sıcaklaşmaya başladı. Utangaç bir ifade oturdu yüzüne. Hadi anneden özür dileyelim, diyerek uzanıp Nergis'i göğsüne bastırdı.
Kendinde değilmiş!Az önceki kendisi değilmiş!
...
Neşe Cehiz-Cüceler

Üzerine çok şey söylenebilecek, yazılabilecek etkileyici, düşündürücü, çarpıcı; her gün karşılaştığımız, karşılaşabileceğimiz kadınlık üzerine, kadın olarak var olabilmenin can yakıcı zorlukları üzerine yazılmış sahici, samimi bir ayna "Cüceler" kitabı.

4 Ocak 2016 Pazartesi

Barbarın Kahkahası

"Bu Serpil hanımcağızın ağzına derhal bir karanfil tanesi koymak lazım gelir. Sırf nefesi kokmasın diye değil, ağzından çıkan kelimeyi yüreğindeki ufunetten kurtarıp hikmetli hale getirmek için. Zira kendisi ne söylese (gayet doğru sözler ediyor aslında) fena halde hararetle söylediğinden, yani kelimeyi o kızgın hançeresinde kebap gibi pişirmesi yüzünden ağzından ne mana çıkıyor bu hanımın, ne de hikmet. Hassas bir mevzuuyu böylesi müptezel bir üslupla ortaya koyduğu için ahbapları ağzının içine bakıyor. O da zannediyor ki konuştukça ağzından bal damlıyor. Halbuki gerçekten dinleyen kişiler kelimenin esasını anlatıcının gözlerinde bulurlar. Ağızdan önce göz söyler, odaklanır veya titrer, kısılır veya irileşir, gölgelenir, sulanır, parıldar, kelime sonra gelir. Göz donuk, buna rağmen kelime haddinden fazla sıcaksa, anlatının manası ister istemez sapmaya başlar."
Barbarın Kahkahası-Sema Kaygusuz

Sema Kaygusuz çok sevdiğim, yeri daima farklı olan yazarlardan. Efsunlu bir anlatıcı.