14 Kasım 2010 Pazar

Öykülerin Hissettirdikleri

Uzun zamandır bloguma yazmak istiyordum,fakat nerden nasıl başlayacağımı bilemiyordum.Sanırım karmaşık bir dönem yaşadığımdan dolayı biraz zorlanıyorum.Bazı şeyleri değiştirdiğimde sani herşey değişekmiş gibi düşünüyordum kısa bir süre öncesine kadar,fakat öyle olmuyor.Zorlu bir mali müşavirlik staj başlatma sınavını kazandım.Eski işimden ayrıldım.Öğretmenlikte sevdiğim bir işti fakat uzun zamandır geçici olarak yapıyordum.Bu da ben de bir sıkıntı yaratıyordu.Kendi mesleğimi yaparsam gelecek açısından sanki daha güvende olacaktım.Şu an da iş bulma sorunu yaşıyorum.Yaşınız,deneyimsizliğiniz sorun oluyor.Ama yine de umudum var.

Evde günlerimi iyi değerlendirmeye çalışıyorum.Kızkardeşim bebek bekiyor,zor geçen bir hamilelik dönemi yaşıyor.Bizde kalıyor ve elimden geldiğince ona bakmaya çalışıyorum.Yemek ve ev işlerinin dışında,sevdiğim yazarların kitaplarını okuyorum.Uzun uzadıya okumalar yapıyorum,okudukça mutlu oluyorum.Kitapların dünyası nasıl da iyi geliyor insana.Öykülerin tadıysa bambaşka benim için.Öyküler ben de okuduktan sonra hep yazma isteği uyandırıyor.İnsanın dünyasına,ruhuna dokunan öyküler...Kendi kendime,kötü de bulsam yazmaya çalışıyorum.Zihnimde beni etkileyen bir insandan,durumdan yola çıkarak öyküler kuruyorum.Yazma uğraşının ne kadar zor bir iş olduğunu da kavrıyorum.

"Annem sevmiş miydi babamı?Şimdiki ağzına bakarsan seviyor.Çocuk gözlerime doluşmuş görüntüler hiç de öyle söylemiyor oysa.Bir hızlı trendi benim babam;içinde mor menekşelerin yüzdüğü,ceylan serpintilerinin seğirdiği,ela yeşili kahverengi gözleri vardı babamın,yatağımda üzerime eğilmiş,ok kirpikleriyle anımsıyorum onu.Nasıl da çomçoktu kirpikleri.Bir çerçeveden bakarlardı sanki."
M.Sadık Aslankara "Cicoz"