30 Mart 2010 Salı

BİRDENBİRE

...
İşte Gauguin'in öyküsü:Kırk yaşını geçmiş bir iş adamı birdenbire resim yapmaya kalkışır.Evini,ailesini,karısını,çoluk çocuğunu bırakır,sanat dünyasına atar kendini.Düzenini yıkmıştır,para pul kazanma hırsından,toplumun belirli düzeylerdeki insanlara gösterdiği o sevgisiz saygıdan kopmuştur,her şeyi yeniden yapmak,her şeye yeniden bakmak,her şeyi yeni bir inssanın gözleriyle görmek istemektedir.Yeni aşklar,yeni dostluklar,yeni izlenimler,heyecanlar,duygular,düşünceler...Gauguin diye bir ressam kırk yaşından sonraki bu"çılgınlık"ın ürünüdür.
Yalnız sanatçılarda olmaz bu birdenbire değişme.Kabuklarından sıyrılma,"kendi"bilinen kişiliğini atma,ondan kurtulma...Gündelik yaşamın insanlarında da olur sık sık.Bir bakkaldır,bir işçidir,bir memurdur,bir tüccardır,yoksuldur,zengindir,neyse nedir,onlarda da olur.Kaçış başlar kendi çevresinden,düne kadar yakını bildiği,kopmaz bağlarla yapışık olduğunu sandığı kişilerden.Önce korkular,kuşkular büyür yüreklerde,kafalarda.Olur mu böyle bir değişme?Nedir yolun sonu?Uçurum mu,düz yol mu,karanlık mı,aydınluk mı?Ama o birdenbire değişen kişi her şeyi inceden inceye hesaplamaz.Bir güçlü aydınlık düşmüştür nasıl olsa içine.Belki eşine az rastlanır bir aşk,belki bir başka duygu,bir sanat,bir toplum,bir düşünce tutkusu.Kişiler kendi yaşamlarında böylesine devrimler yaparlar bazen.Yıkılırlar çoğu kez,eskisinden beter olurlar.Rastlarsınız sokaklarda böylelerine,perişan,bitkin,yenik.Olsun,gene de o değişim günlerinin mutluluğunu taşırlar göz parıltılarında.Olsun derler içlerinden,bir devrim yaptık,yapmak istedik iç evrenimizde,başaramadık,ama değer bir tadı tatmaya...
...
OKTAY AKBAL

24 Mart 2010 Çarşamba

MAVİ IŞIK

Sen bir çiçeksin,
Annen saksı.
Azıcık hastalansan
Odalar yaslı

Sevincimiz, üzüntümüz
Hep sana bağlı,
Senden gelir gücümüz
Doğan güne karşı

Bizim çocukluğumuz
Karanlık paslı,
Sen güneşlerde yaşa
Altın saçlı!

Gökten düşen mavi ışık,
Mavi ışıklarda dünya.
Evlerin yaşaması
Sen olunca.
BEHÇET NECATİGİL