5 Nisan 2016 Salı

Hüzünlü kadınları seviniz

...
Gerçi hepimizin hayatı bir molaya dönüşmüştü. Değişmeyen tek şey annemin heyecanla izlediği sabah programlarıydı, annemin değişmediği, değişemediği zaman dilimleri.Kaybolan çocuklar, evlenemeyen kadınlar, dayak yiyen kadınlar, kötü yola düşürülen kadınlar, tacizler, tecavüzler, birilerini azarlayan sunucular, sinirlenen seyirciler...Bütün bu kötülükler annemin kendini mutlu hissetmesini sağlıyordu. Böylece yüzünü bayramdan bayrama gördüğü oğlunun ne kadar iyi bir evlat olduğunu, bağırıp çağırsada kocasının ona hiç el kaldırmadığını, internet başından kalkmayan küçük kızının hiç değilse sokaklarda uyuştururcu kullanmadığını düşünüp mutlu oluyordu. Başkalarının acısının üstünden şekillendiriyordu mutluluğunu.Bütün bunların arasında ben yoktum ama. Ne seyrederse seyretsin, ne duyarsa duysun benimle ilgili mutlu gelecek düşleri kuramıyordu.Yapmaya çalıştığı tek şey beni de kendi dünyasına almaktı.Onunkine benzeyen, acıdan inşa edilen bir hayat düşlüyordu bana.
Pır, pır, pır...Kelebekler ölüyor yüreğimde.
...

Hüzünlü Kadınları Seviniz- Ayşe Akaltun

Hüznüyle var olan kadınların, kimi zaman düşündüren kimi zaman insanın ta içine dokunan, kendimizden çok şey bulabileceğimiz, etkileyici öyküleri.

Hiç yorum yok: