15 Ağustos 2016 Pazartesi

Cadıbostanı Cinayeti

...
Çalışma odama yeniden dönünce, her konuda çok çabuk pes ettiğim fikri beynimi işgal etti. Sanırım bu düşünceyi tetikleyen, senelerdir dokunmadığım mantar panoda asılı eski notlar, alıntıladığım sözlerdi. Yıllar içinde gözümün alıştığı işlevsiz bir dekor olmanın ötesine geçememişlerdi. Boşandığımdan beri daracık konfor alanımın içinde, risklerden kaçınmaya çalışarak yaşamıştım. Son zamanlardaysa içimde nereye akıtacağımı bilemediğim bir enerji vardı. Önüme serili milyonlarca seçenekten hangisinin peşinden gideceğime karar vermeye çalışıyordum. Sahildeki ceset de işte o milyonlarca seçenek içinden ışıklar saçarak yükseliyor ve beni çağırıyordu. Bir yerden başlamam, odaklanmam ve devam etmem gerekiyordu. Oyun bile olsa...Cinayet oyunu..."
...

Cadıbostanı Cinayeti- Esra Türkekul

Daha önceden Esra Türkekul'dan Kapalıçarşı Cinayet'ni okumuş ve sevmiştim. Cadıbostanı Cinayeti'ni de keyifle okudum. Kahramanımız Berna yakınlarındaki cinayeti çözmeye çalışırken kendisiyle ve çevresiyle esprili bir dille yüzleşmektedir.

Hiç yorum yok: