tag:blogger.com,1999:blog-48459250066486765362024-02-20T08:20:21.487-08:00Zeynep'in DünyasiZeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.comBlogger109125tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-25519343291120591592018-05-28T03:28:00.002-07:002018-05-28T03:28:14.540-07:00Bize Kalsa Böyle Geçerdi Akşamlar...<br />
İnsanın gizi yarasından doğuyor, ondan kök alıyor. Yara acıtıyor, kanıyor, hatta bazen baş edilemez oluyor. Yaraya göğüs gerenin göğsü yırtılıyor. Dayanamayan ise lanetleniyor. Çünkü bu yaralar, dostum, insanlarca doğru kabul edilenlere ters düşüyor, kabul etmiyor doğruları, uymuyor kurallara. Kurallar var; iyi insan olmanın kuralları, doğru davranmanın kuralları var. Yaralar kural tanımıyor oysa. Delilik, işte bu kural tanımazlıktan çıkıyor. Yarasını gizlemeyen, örtmeyen, onu yaşamak isteyenlere deli deniyor. İyi saklayabilense akıllı oluyor bu dünyada. Oysa delilik herkesin içinde, herkesin beyninde var bir kesik.<br />
...<br />
<br />
Bize Kalsa Böyle Geçerdi Akşamlar- Serhan Ergin<br />
<br />
Sigarayı bırakamadım, tekrar başladım. <br />
Mevsimler hızla gelip geçiyor. Havalar ısınmaya başladı. Benim mevsimimse sonbahar, kış. Daha iyi hissettim kendimi hep soğuk havalar da. Sonbahar'ın kederli ve hatıraları tazeleyen yanı daha iyi geldi bana. Kış mevsiminde ise karın yağışını hep özlemle bekledim. <br />
"Bize Kalsa Böyle Geçerdi Akşamlar" da aşk ve dostluk dile geliyor. Akıcı, sade ve naif bir kitap. Hissettirdikleri güzeldi.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-4308104659508734972018-04-03T13:54:00.001-07:002018-04-03T13:54:22.957-07:00Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat...<br />
Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.<br />
...<br />
<br />
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat- Stefan Zweıg<br />
<br />
Severek okuduğum bir klasik oldu. Stefan Zweıg ilk defa okudum ve duyguları ayrıntılı bir şekide aktarımı hoşuma gitti.<br />
<br />
Sigarayı bırakmak çok zor oldu benim için. Hala her gün acaba bir tane içsem mi ya da tekrar başlasam mı sorularıyla geçip gidiyor. İçme potansiyeli taşıyorum her an. Nerdeyse iki buçuk ay oluyor ama ben düşüncesinden hala kurtulamadım. Fakat aynı zamanda tuhaf bir direnme biçimi de sergiliyorum. Kendimi ve sigarayı bir türlü anlayamadım. Ne olacak sonumuz ben de bilmiyorum :)Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-34457038045287547072018-01-06T15:07:00.001-08:002018-01-29T04:43:36.957-08:00Maveraünnehir Nereye Dökülür?...<br />
Onu korkutan şeylerin babasının umudu olması, çok uzun sürecek bir iç sıkıntısının temel taşları. Babayla oğul arasında böyle derin farklar olmamalı. Hayat epey zorlaşıyor o zaman. Gitmek de kalmak da işkenceye dönüyor. Ne ev ne iş bulabildiğini öğrenince, bak olmuyor, çık gel, diyecek. Boşuna yorma oralarda kendini. Dedenin hastalığı da malum. Bunu illa ki söyleyecek. Dedesinin yıllardır değişmeyen durumunu onun gidişiyle ilişkilendirmeye çalışmak, neresinden baksan haksızlık. Ama ne denir ki? Babadır en nihayet. Oğlunun, onun ayak izlerine basarak yürümesini istemesi bu coğrafyada kadim bir gelenek.<br />
...<br />
<br />
Maveraünnehir Nereye Dökülür?- Engin Barış Kalkan<br />
<br />
Gecenin bu saatinde sokağı izliyorum. Issız ve çıkışı olmayan bir sokak. Sokak lambalarını belediye yapmış sonunda. Uzun zamandır karanlık ve tekinsizdi. Sanki şimdi biraz daha aydınlık. Ufak tefek değişikliklerim oldu kendimle ilgili. Sigarayı bırakmaya çalışmak gibi. Bir haftadır bir iki tane dışında içmiyorum. İyi miyim kötü müyüm bilmiyorum. Yirmi üç yıllık bir tiryakilikten sonra bir tuhafım. Eksik ve gerginim. Böyle böyle alışacağım belki de. Bu aralar sık sık ekmek yapıyor, farklı kekler deniyorum. Bana çok iyi geliyor. Kardeşimin çölyak rahatsızlığından dolayı ekmek yapmayı öğrendim sayılır. Ekmeklerim fena olmuyor. Tabi glutensiz unlarla uğraşmak biraz daha zor. Ama zamanla yaptıklarınız güzel olup beğenilince mutlu oluyor, ayrı bir keyif alıyorsunuz. Kıvamının tutması, mayalanması..sabır ve mutluluk birbirini takip ediyor. Dün gece ekmeğimi mayaladım; uzun bir ara verdiğim "Maveraünnehir Nereye Dökülür'ü aldım, tek kişilik koltuğumu pencere camına ve peteğe yapıştırarak çeşitli atraksiyonlarla okumaya başladım. Zaman zaman çok güldüm; zaman zaman satır aralarında kendimi ve bizi gördüm ve gecede dalıp dalıp çıktım. Çok sevdim, çok düşündüm, çok kayboldum. Bu gece de bitirdim. Ne çok şey vardı bizden, yaşamdan. İyi öykülerin insanı nasıl da iyileştirdiğini bir kez daha anladım. Selam olsun.<br />
"Konuş konuş, su sızdıran eski bir musluk gibi". Raymond CarverZeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-73295524173904602282017-11-30T14:04:00.001-08:002017-11-30T14:04:14.970-08:00Hevesi Kirpiğinde...<br />
Ben çocukluğumu, anamı gömdüğümüzün ertesi, sıcacık helvası soğumadan, şerbeti bitmeden, kokusu dinmeden, gözümdeki yaşlar kurumadan daha babamın "Bir çorba kaynatıver kardeşlerin acıktı" dediği o vakit kaybettim. Bir daha da arayıp bulmak gelmedi aklıma.<br />
...<br />
<br />
Hevesi Kirpiğinde- Polat Özlüoğlu<br />
<br />
Acı ve hüzün bir bir dile geliyor. Özlemleri kipiklerinde, gözlerinde asılı kalanların hikayeleri sizi derinden sarsıyor.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-35783898379205192452017-11-02T06:31:00.001-07:002017-11-02T06:31:42.854-07:00Soğuk Ve Temiz...<br />
Yılanların her biri öbürüne benziyordu. O, derisi en parlak olanı seçti, başına koydu; gözleri kırmızı olanı, pörtlek olanı, turuncu renkliyi, boz çizgiliyi saçlarının arasına yerleştirdi. Sayısız yılan başı Defne'nin saçları arasında kımıldanıyor, Defne bakışlarıyla taş edeceği zamanı bekliyordu.<br />
Yılanlar, içine kararlı bir sakinlik yaydı.<br />
...<br />
<br />
Soğuk ve Temiz- Melike Uzun<br />
<br />
Defne' nin yaşamı kanayan, yaralayan bir acı. Hiç geçmeyecek. Yaşam ayrıntılarda devam edecek ama Defne acıyı mıh gibi içinde taşıyacak. Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-11872368050298175262017-10-03T12:02:00.000-07:002017-10-03T12:02:02.259-07:00Yavaş...<br />
Saten, filmlerin, masalların, hikayelerin, manilerin, türkülerin, şarkıların sonlarında hep ve illa ki, "onlar ermiş muradına" duyduğundan, aşk muhakkak gökten düşen üç elmayla çemberlenmeli, başkaları da bu aşk yuvasının kerevetine çıkıp oturmalı sandı. Muteber olanı, bir beyaz gelinlik sandı, kasabalı bütün kızlar gibi. Filmlerdeki mutlu sonlara varan sevda masallarının, gerçek akıbetlerini yaşayınca tükendiğini göremedi. Bir zaman özlemle yanan bedenlerin, hep beklenen mutlu düğün dernek ertesinde, aynı hane içinde, birkaç vakitler içinde birbirine kararacağını bilemedi.<br />
...<br />
<br />
Yavaş- B.Nihan Eren <br />
<br />
B. Nihan Eren'i "Kör Pencerede Uyuyan" ile tanımış ve sevmiştim. "Yavaş" yazarın ilk öykü kitabı. Öyküler yaşamlarımıza samimi,akıcı bir dille dokunuyor; kendimizi, etrafımızı, yaşadıklarımızı sorgulamamızda bize kapı aralıyor. Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-85424897100971413262017-08-17T01:57:00.002-07:002017-08-17T01:57:21.389-07:00Kuşlar Yasına Gider...<br />
Babamın nerede olduğu bile belli değildi Suat toprağa verilirken. Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve az evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü. Bu nedenle çocukluğumda annem, kardeşim ve ben hep yol gözlerdik. Arada bir boynumuzu büküp içimizi çekerek hep uzaklara bakardık daha doğrusu.<br />
...<br />
<br />
Kuşlar Yasına Gider- Hasan Ali Toptaş<br />
<br />
Kadirşinas otlarının mırıltısını, of dememenin ilmini, eldeyken kıymetini bilmenin erdemini, ömürden giden günlerin sabrını okudukça zihnimiz, gönlümüz havalanıyor.<br />
<br />
"Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır" sözü yankılanıyor kulaklarımızda.<br />
<br />
Kuşlar Yasına Gider; atların koşması kadar doğal, kaleme iç çektirecek kadar merhametli bir roman.<br />
<br />
Kitap tanıtım yazısından alıntıdır.<br />
Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-71534620844838760162017-07-05T07:04:00.002-07:002017-07-05T07:11:45.490-07:00Yolun Gölgesi...<br />
Bir süre öyle oturdum, telaşların, yoksunlukların, yerli yersiz korkuların, yetersizliklerin olmadığı başka bir alemde, başka bir yerin yüzeyindeydim. Çocukluk zamanlarımı hatırlamanında etkisi vardı, ama esas olarak çocuğun hali, edası sağlamıştı bunu; öğle uykusu gibi, arkadaşınla bir sırrı paylaşmak, bayır aşağı habire hızlanarak koşmak, kollarınla ağaç dallarına asılıp uçmayı hayal ederek sallanmak gibiydi. Canımı sıkan, içimi sıkıştıran bir şeyler olduğu kısa süreliğine çıkmıştı aklımdan, daha doğrusu çocuk hiç farkında olmadan onların durmak bilmez saldırılarına karşı derme çatma bir yuva, eğri büğrü bir koza örmüştü bana. <br />
...<br />
<br />
Yolun Gölgesi- Behçet Çelik<br />
<br />
Behçet Çelik'in diğer kitaplarını da severek okumuştum. <br />
Yolun Gölgesi de sizi, kendinizle ve geçip giden zamanla yüzleştiriyor; bu yüzleşmede bazen kızıyorsunuz kendinize ve zamana bazen de bağışlıyorsunuz kendinizi ve zamanı. Bu yolculuk sağaltıyor sizi.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-62988098057247770992017-06-07T13:05:00.002-07:002017-06-07T13:05:51.218-07:00Şikeste...<br />
Köyleri, kasabaları, şehirleri arkalarında bıraktı otobüs. Bozuk yollarda hem koltuklar hem de bagaj koyma yerlerinin gıcırtısıyla durmadan yol aldı.<br />
Sabaha karşı yüzüne vuran güneşle uyandı. Adam hangi ara susmuştu, ne zaman uykuya dalmıştı hatırlamıyordu. Yeniden yakalanmamak için başını o yana çevirmedi. Coğrafya değişmişti, toprağın rengi, ağacın rengi farklıydı artık. Hafifçe doğrulup esnedi. Uykusuzluktan gözleri içine batıyordu. Avuç içleriyle iyice ovaladı, pencereye dayadı yüzünü. Serinlik iyi gelmişti.<br />
...<br />
<br />
Şikeste- Türker Ayyıldız<br />
<br />
"Vapurlara Küsmek" okuduğum ilk kitabıydı Türker Ayyıldız' ın. Öyküler yargılamıyor, yadırgamıyor; bize ait olanı usulca, incelikle, sadelikle dile getiriyor. İncinmiş, kırılmış yanlarımızı samimiyetle onarmaya çalışıyor. İlk kitaptaki kahramanlar ikinci kitapta da karşımıza çıkıyor. Yaşam bir döngü halinde bizi acı tatlı sarmalıyor. Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-51179605372215166932017-05-18T13:54:00.000-07:002017-05-18T13:54:40.892-07:00Yükşehir...<br />
Çakma kıyafetlerin, kitapların, ev eşyalarının, cep telefonlarının cennetinde, insanların tavuk, pilav, nohut ve turşu karşısında eşitlenmesi hiç de kötü gelmiyor. Dolmaya çalışan dolmuş, ayyaş ayakçı, bazen mahallede de gördüğüm Karabaş, gömleğinin eprimiş kollarını bir türlü kıvırmayı beceremeyen ben ve üçtekerim her zamanki yerimizi almıştık. O kaldırımdaki yeri kapmak için hırlısı hırsızı, haraççısıyla az uğraşmadım. Neyse ki ikna kabiliyetim devreye girmişti. Dostlarım Ali ile Uğur'u, bir de annemi saymazsam, kendimi yanlış insanlara sevdirebilme konusunda fena sayılmam.<br />
...<br />
<br />
Yükşehir- Özgür Çakır<br />
<br />
Ruh halimi bütünleyen kitapları okumayı seviyorum. Bu aralar fazla okuyamasam da iyi ki okumuşum bu kitabı da diyorum. Yükşehir' de bana iyi gelen kitaplardan. Zamanın, şehrin karmaşasını; bu karmaşadaki inancı ve umudu samimiyetle dile getiriyor.<br />
<br />
https://www.youtube.com/watch?v=IUAF3abGY2MZeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-62298172367571772352017-04-09T13:39:00.000-07:002017-04-09T13:49:07.237-07:00Muhtelif Evhamlar Kitabı...<br />
Bu kainatın merkezinde kırk yaşlarında bir adam ve annesi vardı. İkisi de zamanın havada asılı kaldığı küçük bir evde, sararmış dantellerin, çıtırdayan mobilyaların, boyası soyulmuş bibloların, yaprakları sararmış kitapların, ortasından çatlamış mermer sehpaların, bir ayağı kısa sandalyelerin, gıcırdayan kapıların, naftalin kokan halıların, kapı arkasında bekleyen pazar arabalarının, boyası kavlamış ahşap doğramaların ve yeşil köpükler çıkartarak çürüyen anıların ortasında ağır ağır ölmekle meşguldü.<br />
...<br />
<br />
Muhtelif Evhamlar Kitabı- Ömür İklim Demir<br />
<br />
Bir iki cümle yazmak istiyor sonra vazgeçiyorum. Ben de bıraktığı sızıyı nasıl anlatabilirim ki? Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-66560571830791076302017-02-22T03:12:00.000-08:002017-02-22T03:12:53.884-08:00En Eski Yüz...<br />
"Kırları geçelim bu kırları," dedik. Sonra dağları dolanan yolları. Çiçek yürümesi zor, başlarsa da durmaz. Ardımıza bak. Peşimizden yetişemediler ama başka kentlerde önümüze çıkacaklar. Bacaklarımızın arasında gizlediğimiz namuslarını merakla. Gözlerini elden ele verip üzerimize dikecekler. Göğsümüze, kalçamıza, bacaklarımıza. Bir namustur ki üstümüzden toplayıp atamıyoruz.<br />
...<br />
<br />
En Eski Yüz- Pelin Buzluk<br />
<br />
Hayatın çıkmazlarında kendini dolaylı yollardan var eden dokunaklı öyküler.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-62276861316001271512017-01-31T14:12:00.001-08:002017-01-31T14:12:19.441-08:00Vapurlara Küsmek...<br />
Sara hastasıymş Akif, Almanya'da okulu o yüzden bırakmış. Kekeçlikten sonra sarasından dalga geçmesinler diye sır gibi saklamış herkesten. Gücü yetmemiş babasının, tutamamış orada. İlacı varmış, doktoru varmış, olmamış...<br />
Mahallenin tüm çocukları cenazesine gelmişlerdi.<br />
"Çok severdik," dediler, haklarını helal ettiler. Lapa lapa kar yağıyordu tabutun üstüne. Bir sığırcık havalanıp kiraz ağacının çıplak dallarına kondu. İmam, namazın nasıl kılınacağını anlatırken oradan ayrılıp yürümeye başladı Hikmet.<br />
...<br />
<br />
Vapurlara Küsmek- Türker Ayyıldız<br />
<br />
Hayatın tam içinden, yanımızdan köşemizden içimizden geçen; baktığımız, bakarken görmediğimiz derin acılar dile geliyor "Vapurlara Küsmek" de. Acıyan yanlarımız bir kök buluyor ona sarılıyor, yeşerdikçe yeşeriyor. Türker Ayyıldız'ın kalemi gönlü hep öykü dolu olsun. Unuttuğumuz, unutabildiğimiz tüm ayrıntıları, değerleri bize hep yazsın, hatırlatsın.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-4442871645759969502016-12-30T03:26:00.002-08:002016-12-30T03:26:12.898-08:00Kör Pencerede Uyuyan...<br />
Bazı hisler çoktu. İnsanı noksan kılıyor, yerine mıhlıyordu. Bazı anılar üzüyordu. Bazı geceler bazıları için fazla karanlıktı. Mevsimler fazlaydı. Sıcak ve gevşek öğlenler, palamutlu kasımlar, sabahı durmadan iteleyen kış geceleri, yağmurlu geceler, ıslak geceler, fırtınalı geceler, portakallı geceler, duvarlar, Meryemana'ya bir öğrencisinin verdiği ve çaydanlıkta kaynayan akşamın kaçak çayı, köşedeki tozlar, bazı ağır birikintiler, hepsi, yaşamaya devam edebilmek için çoktu. Ortalığa bir kütle gibi yığılıyordu.<br />
Adına gerçek denmiş bu sayfalar, çevrildikçe bitmiyordu.<br />
...<br />
Kör Pencerede Uyuyan- B.Nihan Eren<br />
<br />
2016'nın bitiminden bir önceki günde bloguma yazmak benim için önemli. Penceremden kar yağışını izleyerek yazıyorum. Beklenen kar başladı.Sakin ve huzurlu yağıyor.2016' yı penceremden kar yağışını izleyerek Kör Pencerede Uyuyan'ı bitirmiş ve onunla ilgili yazarak sonlandırmak benim için hüzünlü ve de keyifli. Leylak Dalı'na sevgi ve selam olsun. Hiç tanışmasak da iyi ki var.<br />
Ne çok yorgunuz ne çok kimsesiz. <br />
Sevdiklerimiz iyi ki varlar. Bu yorgun ve yalnız evrende onlar da olmasa daha bir zor olurdu dünya. <br />
Kaybettiklerimiz kazandıklarımız. <br />
İyi ki tanışmışım Nihan Eren'le. İyi ki okumuşum Kör Pencerede Uyuyan'ı. Çok sık okuyamasam da okuduğum kitapları buraya not düşmek benim için bir hatırayı sahiplenmek gibi. Benden kalan bana kalan. Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-67139005870750130822016-11-25T11:39:00.002-08:002016-11-25T11:39:59.767-08:00Yıldız Cinayetleri...<br />
Mutlu mutlu evimi ve yeni hayatımı kutlarken, gayet kaba bir şekilde uyandırılmış, saatlerce dayak yemiş, Aynur'un paramparça vücuduyla karşılaşmış, cinayetle suçlanmıştım. Şimdi arkamdan en az yirmi polis koşup silah sıkıyorlardı. Koştum, arkamda silah ve ayak sesleri kalmayana kadar koştum. Nereye gittiğimi bilmeden öylece koştum. Koştukça sanki uçacakmış gibi oluyordum. Özgür olduğumu, mutlu olduğumu hissettim.<br />
... <br />
<br />
Yıldız Cinayetleri- Armağan Tunaboylu<br />
<br />
Kahramanımız Metin Çakır'ın komik, heyecanlı, sürükleyici maceralarını okumak pek keyfimin olmadığı bu günlerde bana iyi geldi.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-81631798988547687072016-10-27T14:47:00.000-07:002016-10-27T14:47:06.812-07:00Dün Gece Çok Gençtim"Unutmaz. Onca gün geçti unutmadı; daha da unutmaz. Evdedir; yorgundur, geçmez yorgunluğu. Ayrılıklar çağırır. Dinmez o; yıllardır bir şey bulur kendinde, bağışlamayan hayatı. Değişirken her şey, çalkalanırken...Gürültüler, sokaklar, incelikler...Ölse mi, kalsa mı, şaşırsa mı biraz...Ne uzun sürüyor insan; yargılar, çağrılar, bulanıyor iyice. Ülke de kırgın; büyüyor açlık. Bir şeyler konuşacak; yarışmadan, yenilmeden hırslara, acıtmadan bir şeyler konuşacak kimse yok. Gök bile bir boşluk yalnızca; anlamsız parçalar. Kurtulmayacak; dönüp dönüp hatırlayacak; unutmaz, unutamaz."<br />
...<br />
Dün Gece Çok Gençtim- Onur Akyıl<br />
<br />
İnsan yanımıza dair ne varsa güçlü bir anlatımla dile getirilmiş kitap da. İçe dönük, sorgulayan, düşündüren öyküler var. Kendimize, insanlara ve yaşam(ımız)a farklı bir gözle bakıyor; yaşamın hem hüzünlü hem de sevinçli yanlarını akıcı ve samimi bir dille hissediyor, okuyoruz.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-456816549450544012016-10-07T01:31:00.003-07:002016-10-07T01:31:38.920-07:00İyi İnsan Bulmak Zor...<br />
Otuz dörde yaşlı denemezdi, hatta yaştan bile sayılmazdı, yolun başındaydı daha. Otuz dört yaşındayken annesinin nasıl olduğunu hatırlıyordu da- kırışıp kalmış sarı, bayat bir elmaya benzerdi, bir de ekşi suratlıydı, oldum olası ekşi, asık suratlı bir kadındı, oldum olası hiçbir şeyden memnun değilmiş gibi görünürdü. Otuz dört yaşındaki kendi halini, annesinin o yaştaki haliyle kıyasladı. Annesinin saçı otuz dördünde çoktan ağarmıştı -oysa onunkini, hiç boyatmasa bile ağaracağı yoktu. Annesinin canına okuyan o çocuklar olmuştu asıl- dile kolay sekiz çocuk:İkisi ölü doğmuş, biri bir yaşını doldurmadan ölmüş, biri ekin biçme makinesinin altında kalmış. Annesi her biriyle ölüme biraz daha yaklaşmıştı. Üstelik neden? Neden olacak, aklı yetmediğinden o hale düşürmüştü kendini. Kara cehalet, başka bir şey değil. Kara cehaletin dik alası hem de!<br />
...<br />
<br />
İyi İnsan Bulmak Zor- Flannery O'Connor<br />
<br />
Sıradışı karakterlerin, tekinsiz bir atmosferde geçen karanlık öyküleri.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-30186911598923733812016-08-29T06:42:00.001-07:002016-08-29T06:45:06.909-07:00Azgın Mevsimler...<br />
Senden kalmanı istemiyorum ya da seni buna zorlamıyorum. Geminin kalkmasına daha beş-altı saat var, ondan önce kararını verebilirsin. Kalmak zorunda değilsin. Parayı paylaştırırım tabii. Bunun için üzgünüm. Kalmak istediğinden emin değilsen kalmanı istemem. Ama sanırım ben kalacağım. Hayatımın yarısı geçti, yarısından fazlası. Belki de yıllardır başıma gelen gerçekten olağanüstü tek şey, tek şey sana aşık olmaktı. Yıllardır olan gerçekten olağanüstü tek şey bu.<br />
...<br />
<br />
Azgın Mevsimler- Raymond Carver<br />
<br />
Yıllar önce sevdiğim bir arkadaşımın vesilesiyle tanışmıştım Raymond Carver ile; "Aşktan Söz Ettiğimizde Sözünü Ettiklerimiz". Sıradan hayatları yalın, akıcı bir dille anlatışını sevmiştim. "Azgın Mevsimler" de de yine aynı yalınlık hakim. Zaman zaman mevsimlere zaman zaman da doğaya ve birbirimize sığınırız.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-20446039010220655092016-08-15T07:37:00.001-07:002016-08-15T07:37:50.658-07:00Cadıbostanı Cinayeti...<br />
Çalışma odama yeniden dönünce, her konuda çok çabuk pes ettiğim fikri beynimi işgal etti. Sanırım bu düşünceyi tetikleyen, senelerdir dokunmadığım mantar panoda asılı eski notlar, alıntıladığım sözlerdi. Yıllar içinde gözümün alıştığı işlevsiz bir dekor olmanın ötesine geçememişlerdi. Boşandığımdan beri daracık konfor alanımın içinde, risklerden kaçınmaya çalışarak yaşamıştım. Son zamanlardaysa içimde nereye akıtacağımı bilemediğim bir enerji vardı. Önüme serili milyonlarca seçenekten hangisinin peşinden gideceğime karar vermeye çalışıyordum. Sahildeki ceset de işte o milyonlarca seçenek içinden ışıklar saçarak yükseliyor ve beni çağırıyordu. Bir yerden başlamam, odaklanmam ve devam etmem gerekiyordu. Oyun bile olsa...Cinayet oyunu..."<br />
...<br />
<br />
Cadıbostanı Cinayeti- Esra Türkekul<br />
<br />
Daha önceden Esra Türkekul'dan Kapalıçarşı Cinayet'ni okumuş ve sevmiştim. Cadıbostanı Cinayeti'ni de keyifle okudum. Kahramanımız Berna yakınlarındaki cinayeti çözmeye çalışırken kendisiyle ve çevresiyle esprili bir dille yüzleşmektedir.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-45876846002023823692016-08-05T13:10:00.001-07:002016-08-05T13:10:11.650-07:00Masumlar...<br />
Haco ile Kewe, harmanın dibinde kalmış tanelerin kıymetini bilen kuşlar gibi birbirlerine sahip çıktılar. Hayat, sessiz akan bir nehirdi. İki ihtiyar, sabahları birlikte uyandılar, küçük bahçalerini birlikte işlediler. Gökyüzü bugün var yarın yoktu. Hasta düştüklerinde alınlarındaki ateşe kendi canlarını kattılar, uyku tutmadığında karanlığa birlikte baktılar. İnsan insanın en iyi sığınağıydı. Elma ağacının altına oturup, çocuk anneme, sevdalı ve perili masallar anlattılar.<br />
...<br />
<br />
Masumlar- Burhan Sönmez<br />
<br />
Burhan Sönmez'in romanlarında acı ve keder dile geliyor. Geçmiş zamanlara; aşka, dostluğa, anlamını yitirmemiş olan ne varsa özlem duyuyorsunuz. Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-60917049221865452022016-07-18T15:31:00.001-07:002016-07-18T15:34:01.909-07:00Bir Sabah Uyandığımda Yoktum...<br />
"Hepimiz bu sistemin bir parçasıyız, Suzi. Onun dışında kalırsan akışa dahil olamazsın. Anlamıyor musun? Iskalanacak olan ne? Hayatın kendisi bu değil mi zaten? Çalışırsın ve para kazanırsın. Kazandığın parayla elbise, ev ya da araba alır, bir yerlere gidip yemek yer, içki içer, daha iyi yaşamaya çalışırsın. tüm bunların nedenlerini sorgulamak zaman ister ve inan bana benim bunun için ayıracak kadar vaktim yok. Hep söylemişimdir. Düşünmek boş insanların işidir ve ne ise yaradığını soracak olursan da... Hiçbir işe. emin ol, hiç kimse sabahtan akşama yaşamın anlamını sorguladığı için madalya almıyor. Boş ver gitsin. Ben buradayım ve neyi nasıl yaşamam gerekiyorsa o şekilde devam ediyorum."<br />
...<br />
<br />
Bir Sabah Uyandığımda Yoktum- Işıl Kocaoğlan<br />
<br />
İyi ki kitaplar var. Bu zor zamanlarda daha bir katlanılır kılıyor yaşamı. Sığınağım.<br />
<br />
https://www.youtube.com/watch?v=ehbACKfz7iMZeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-73292314671566715542016-07-05T14:39:00.000-07:002016-07-05T14:39:04.852-07:00Kırlangıç Dönümü...<br />
Kendi benliğine güzellikler katmak için aşık olmak isteyen kişi aşkın ne olduğunu bilmezdi. Aşk hiç ummadığınız, hiç beklemediğiniz bir anda buluverirdi sizi. İnsan aşık olmayı seçmezdi. Aşk onu seçerdi. Sadece varlığını kaybetmeye hazır olan insan o kapıdan içeri girebilirdi. Bu mucizevi duygu, her gün yeniden ölen Tanrı'nın kendisine inanmamız için gösterebildiği tek delildi.<br />
O sabah Ali için de öyle oldu.<br />
Aşk birdenbire, güneşin altında parıldayarak, yüzlerce tesadüfün gizemli uyumuyla kapıdan içeri girdi.<br />
...<br />
Kırlangıç Dönümü- Sinan Sülün <br />
<br />
Aşk, dostluk, sevgi üzerine yazılmış incelikli bir roman. İyi ki tanışmışım Sinan Sülün kitaplarıyla.<br />
Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-90430851267679680652016-06-23T15:01:00.001-07:002016-06-23T15:02:07.733-07:00Karahindiba...<br />
Artık ismim telefon rehberlerinden silinmişti. Anılardan, fotoğraf albümlerinden, okul yıllıklarından çıkarılıp atılmıştım. Şu an buharlaşıp yok olsam, kimse yok olduğumu fark etmeyecek, eksikliğim dünyaya hiçbir şey kaybettirmeyecekti, biliyordum. Herkesin bir işi olduğu bu dünyada ben hiçbir işte tutunamamış, başarılı olamamış, sevilmeyi becerememiş, ailesini ve toplumu mutlu edememiş bir adamdım.<br />
Belki de bu yüzdendi, ne zaman birileri "Adnan aklından bir sayı tut," dese hep sıfırı tutmam. Bu benim kaderimdi. Ben sıfırdım. İnsanların birbirlerini çarparak yaşadığı bu dünyada istenmeyen rakamdım.<br />
Tanrı benden bir ısırık almış, tadımı beğenmemiş, bir kenara fırlatıvermişti.<br />
Git gide kararıyor ve çürüyordum.<br />
...<br />
Karahindiba- Sinan Sülün<br />
<br />
Gün içerisinde şahit olduğumuz fakat üzerinde durup düşünmediğimiz; sınırlarımızı bazı durumlarda koruyamadığımız, benliğimize yapılan müdahalelere karşı koyamadığımız; mevkilerimizle, mesleklerimizle değerlendirildiğimiz; içinde bulunduğumuz zaman diliminde hızla değişen dünyaya ayak uydurmakta zorlandığımız günümüz dünyasını üç güzel öyküyle mizahıda kullanarak bize aktarıyor.<br />
Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-62924947384080287582016-05-25T07:04:00.003-07:002016-05-25T07:46:17.050-07:00Kravatlı Mavi Sakal...<br />
"Aceleyle çantayı karıştırıp cüzdanı buluyorum, uzatırken üzerinde bir yazı olduğunu fark edip geri çekiyorum. Resepsiyondaki görevlinin eli havada kalıyor. Beyaz zemin üzerine kırmızı, büyük puntolarla EVLİLİK ÖLDÜRÜR yazıyor. Gözlerime inanamadan bir kez daha okuyorum. Daha önce nasıl fark etmemiş olabilirim ki bu yazıyı? Nikaha kadar geri sarıyorum, nikah memuru bizi karı koca ilan edip evlilik cüzdanını Ebru'ya uzatıyor, Ebru da elindeki cüzdanı davetlilere doğru sallıyor. Bu sırada en önde oturan ve elbisesinde orantısız payet kullanılmış teyzemin kıyafeti yüzünden gözlerim kamaşıyor."<br />
...<br />
<br />
Sanem Bozkurt günümüzde hızla değişen değerleri; bazen üzerinde durmayıp geçiştirdiğimiz ayrıntıları; mizahi, yalın, içten bir dille dile getiriyor.Özellikle "Pencere" adlı öykü beni derinden etkiledi; bizi naif insanların hala var olduğuna inandırıyor.<br />
<br />
Kravatlı Mavi Sakal- Sanem BozkurtZeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4845925006648676536.post-63806424871118116692016-05-15T15:03:00.001-07:002016-05-15T15:03:55.133-07:00Netoçka Nezvanova...<br />
Büyük bir hırsla okumaya başladım; kısa süre içinde kitaplara tamamen dalmıştım. Bütün yeni özlemlerim, tutkularım, yeni yetmeliğimin bulanık içgüdüleri ve zamanından önce gelişmenin neden olduğu huzursuzluk, benliğimi fena halde rahatsız eden her şey birden yeni bir çıkış yolu bulmuştu. Her şey çok hızlı olmuştu ve ben yeni keşfettiğim bu gıdadan çok memnundum. Kısa süre içinde ruhum ve zihnim öyle büyülenmiş ve hayal gücüm öyle adamakıllı gelişmişti ki o zamana kadar beni çevreleyen dünyayı unutmuş gibiydim. Kader beni çok istediğim, gece gündüz hayalini kurduğum yeni bir yaşamın eşiğine getirmişti.<br />
...<br />
Netoçka Nezvanova- Dostoyevski<br />
<br />
Uzun zaman sonra Dostoyevski okumak iyi geldi bana. Üniversiteyi bitirdiğim yılın yaz mevsimini -eve kapanarak- Dostoyevski kitapları okuyarak geçirmiştim.Özellikle "Suç ve Ceza" çok etkilemiştir beni. İnsan doğasının karmaşasını ve gizemini en iyi anlatan yazarlardan biri olmuştur benim için.Zeynephttp://www.blogger.com/profile/11842803404005720953noreply@blogger.com0