4 Aralık 2012 Salı

Yollar ve Çorbalar

Şehir dışında okudum.O yıllarda yolculuk yapmak çok keyifliydi benim için.Otobüsün cam kenarına bilet alır,altı yedi saatlik yol boyunca camdan dışarıyı seyreder yolun büyüsüne kaptırırdım kendimi;düşüncelere,hayallere dalardım.Kitap,dergi-Adam Öykü okumak beni nasıl da mutlu ederdi-okur,volkmenimden müzik dinlerdim.Bir de mola verdiğimizde özelikle mercimek çorbası ve üstüne çay içmek ayrı bir tat olurdu.O yıllarımı bazen çok özlüyorum.Yolculuklarım,arkadaşlıklarım... O zamanlarda yolda içtiğim mercimek çorbasıyla,kendi yaptığımız mercimek çorbasının farklı olduğunu anlardım.Kırmızı mercimek çorbasını çok yapmama ve sevmeme rağmen o tadı alamazdım.Sonraki zamanlarda o çorbanın sarı mercimekle yapıldığını farkettim.Fakat nedense hiçbir markette bulamıyordum.Geçenlerde bir markette denk geldim.Hemen birkaç paket aldım ve yaptım.Benim yollarda içtiğim çorbanın aynsıydı ve çok güzeldi.Kardeşlerimde hemen farketti ve çok sevdiler.Bende de ayrı bir keyif tabi.O yıllarımı yaşar gibi oldum. Benim için, bu güzel kış mevsiminde insanın içini ve ruhunu ısıtan en güzel şeylerden biri de sıcak sıcak bir çorba içmek.Hissetirdiği duygular ve ailenle paylaştığın o anlarda cabası.

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Ayla Kutlu,15

Sen de Gitme Triyandafilis'i ilk seyrettiğimde büyülenmiştim.Karşılıksız sevginin anlatımı bu kadar güzel ifade edilemezdi.Benim en sevdiğim filmler arasında hep ilk sıralarda olacak.Ayla Kutlu'nun aynı adlı kitabından uyarlanmış bir filmdi.O zamanlar Ayla Kutlu'yu mutlaka okumalıyım diye düşünmüştüm.Sonradan hep araya başka kitaplar girdi.Fakat kısa bir süre önce "Mekruh Kadınlar Mezarlığı" ve "Sen de Gitme Triyandafilis"'i okuma fırsatım oldu ve bu kadar geç okuyabildiğim için kendime çok kızdım.Diğer kitapları da alınacak geç olmadan.Her satırını büyük bir hevesle,coşkuyla bazen de içim burkularak okudum;o dünyadan hiç kopmak istemedim. "15" adlı kitapla Tüyap Kitap Fuarında karşılaştım.Sevdiğim yazarların olduğu bir kitaptı.Bir de Behçet Çelik'in imzaladığını görünce hiç düşünmeden aldım.Kitabı bitirmek üzereyim.Yazarların 15 yaşına;çocukluklarına,ilkgençliklerine döndüğü bir kitap.Kimi anı,kimi öykü,kimi şiir türünde.Ben de onların o güzel anlatımlarıyla çocukluğuma,ilkgençliğime döndüm.Onlarla birlikte kendi yolculuğumda bazen mutlu oldum,bazen içim acıdı.İncelikli,yalın bir dili olan bir kitap. Karin Karaşlı'nın "Güzel" adlı öyküsünden bir alıntı yaparak sancılı dönemlerimize onun sayesinde bir ışık tutabilirim belki de. "Bir bakmışsın,karnım şişmiş,ertesi gün iki kaşımın tam ortasında koca bir sivilce.Aynalardan da,insanlardan da kaçardım.Arkadaşlarla çitlenen çekirdeğin bile kesmediği bir sıkıntı gelirdi.Şimdiki aklımla ona,varlıksal sıkıntı derim de,o zaman böyle sözcüklerim de yoktu.Sözcüğü de olmayan sıkıntı daha beter büyürdü içimde."

3 Mart 2012 Cumartesi

Başka Dillerin Şarkısı



Ben Söz düm.Yittiğimde,özümü yitirdiğime nasıl Z kaldığımı bilirdim,sivrisinek vızıltısı ve kendimin son noktası olurdum.Çok korktum kendimden.Sana gelecek kadar korktum.Kovuğundan çıktığında ben anılarımın dekorunu seyrediyordum.İnsan aynalardaki ikili görüntüleri unutamaz,fotoğrafları bile unutur ama paylaşılan bir ayna kalır,çünkü o da öncesiz ve sonrasızdır."Teftişe mi çıktın benden sıkılıp?"dedi sesin.Döndüm.Karşımdaydın.Bir göz kırpışlık zamanda her şey aynı kaldı:vapurlar,sümbüller,kaptanlar,Çingeneler,tüp gaz kamyonları,mobilyalar,aynalar.Bir göz kırpışlık zamanda ben sana aktım,su gibi.Sen beni örttün,toprak gibi.
"Ellerin ne kadar sıcak"dedin.Rüya değildi.
Karin Karakaşlı nın "Öncesiz Sonrasız Ellerimiz"adlı öyküsünden alıntıdır.