7 Ağustos 2007 Salı

Eylül


Ağustos ayı geldi de geçiyor.Eylül ayı yaklaşıyor.En sevdiğim ay olan Eylül.Eylül ayı ne güzeldir.Eylül'de güneş bir başka doğup batar.Eylül'de çayın sigaranın tadı manzara ile birlikte bir başka olur.İnsanın kendini sokaklara atası gelir bu ayda.Boş boş dolaşmak,kendini dinlemek,kendiyle başbaşa kalmak gelir insanın içinden.Bir de sinemaya gitmek.Güzel bir aşk filmi izlemek ister insan.Ne de olsa aşklarda bir başka yaşanır bu ayda.Dökülmüş sararmış yapraklarla dolu, ağaçlarla uzayıp giden bir yolda saatlerce yürüyesi gelir insanın.Ve daha birçok şey yapası gelir insanın.İçi içine sığmaz.Eylül ayı geliyor.Sevdiğim Eylül.

4 yorum:

Unknown dedi ki...

benim doğdugum ay eylül, o güzel anlatımınızla eylülü o kadar büyülemişsiniz ki zeynep hanım, bir an önce tekrar yaşamak geliyor insanın elinden ve heyacanlanıyor insan:) teşekkürler.

efe

Zeynep dedi ki...

ben de teşekkür ederim efe. sevindim beğendiğine.eylül sahiden büyülü bir ay.insan bir an önce gelsin istiyor:)

filiz dedi ki...

Zeynom,
Senin de dogum günün oldugu icin özel olan bu ayla ilgili Ahmet Altan´in güzel bir yazisini gönderiyorum.Umarim begenirsin

Sevgiler
filiz

Eylül

Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir.
Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim.....

Ve eylülün çıplak ayakalrına bir yazı bırakırım.
Eylül sabahları; kılıçlar kadar keskin ışıltılarıyla
tenimi kanatarak uyandırır beni.
Ben eylüle akarım.
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle kanayan bir aşk gibi,
siyah şallara bürünmüş,genç bir ölüm gibi akarım.
Sevişerek,ağlayarak ve ölerek akarım ben eylüle.
Her yıl,hep aynı vakitte,geniş bir ırmak gibi
bütün hayatı berrak sularında yıkayarak gelir,
beni ve herşeyi koynuna alarak,
bir meçhule hüznüyle emzirerek götürür hep.
Kadınları ve hüznü eylülde severim...

Keman konçertolarını,
akşam saatlerinde bir bir ışık yangını ile kıpkızıl tüten
yalnız ağaçları,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahakarı severim.
Lacivert bir deniz benim ellerimde oynaşır.
Sahiller,yaşlı bir kadın gibi kendine terkedilir
Şarkılar,incecik bürümcükten acılar vaad eder her dinleyene
Bitenin başlayana dokunduğu yerdir eylül...

Onun için yanık yanık tütsü kokar,
Onun için değdiği yeri kanatır.
Eylülde aşk,eylülde acı,eylülde yalnızlık zordur,
eylülde herşey zordur,ben eylülü onun için severim.
Eylül ışıklarında çırılçıplak ruhlar yıkanır
Herkes herşeye kapısını aralar 'bir aşk oluverir aşinalık'.
Ölüm kıvırcık saçlarını hayatın göğsüne dokundurur.
Aşkı ve ölümü ben hep bu ayda beklerim.
Nasıl da mahsun ve nasıl da tehditkardır.
Ben eylülde bütün aşklardan ve ve kadınlardan korkarım...

Ben her yıl eylülün çıplak ayaklarına bir yazı adarım.
Ve ben eylüle akarım
Bir hüzün gibi akarım ben eylüle,
kanayan bir aşk gibi akarım,
Siyah şallara bürünmüş bir genç ölüm gibi akarım...

Ahmet Altan

Zeynep dedi ki...

filizcim,canım benim çok güzel bir yazı.çok teşekkürler.